Kayıtlar

Mayıs, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Piraye

Resim
      Kahve insanı ne kadar uyutur veya rüya aleminde tutar yahut da hayaller kurdurur? Antidepresan gibi gelir mesela bazı insanlara. Bir yudum kahve, belki sohbet edecek bir dost belki de bir kağıt ve kalem.  Kahve beni uyutur, uyku da bana mutluluk verir. Bu sebeple mutlu ve neşeli bir insanımdır belki de kim bilir? Uyuyorum şu an, masada fincanım önümde defterimle beraber. Kahvenim dumanları kaçıyorlar yanımızdan kaçsınlar biz bize yeteriz ne de olsa.  Fazlaları çöpe atmalı insan, ömüre fazla insan fazla eşya çok, gerek yok temizlemeliyiz her şeyi.  Neye, nereye, kime yetebilir ki insan sonra. Otuzlara kırklara gitmek isterdim mesela, kaleminden sanat akan o insanların zamanına. Neler yazmışlar ne büyük sevdalara düşmüşler hissetmek istedim. Kimi bir çift göze, kimi yaşayamayacağı günlere, kimi ayaklarının altındaki toprağa, kimi ise dalgalanan bayrağına. Herkes bir sevdaya düşmüş herkesin derdi kendine büyük olmuş. Şanslı mı değil mi tam karar veremediğim Piraye’  ye gitti aklım

Bir Empati Meselesi

Resim
                   Anlamaya çalışıyorum insanları, hatta bazen kendimi onların yerine bile koyuyorum. Ne yapmaya çalışıyorlar, ne düşünüyorlar merak ediyorum. Ben olsam ne yapardım diye soruyorum mesela kendime. Her zaman net cevaplar veremesemde, hayatı anlamayı, farklı öğretileri görebilmeyi, farklı hayatlara dokunup  onları yaşayabilmeyi istiyorum. Bana göre insan, kendine kattığı farklı pencereler kadar çeşitli düşünce yapılarına sahip olabilir. Aslında bu sebeple hep farklı türlerde kitaplar, yazılar okumaya çalışıyorum. Her öncesinden sonra gelen bilgi, yeni bir dünyaya dalma sebebi benim için. Ne kadar çok başka bilgi o kadar çok daha dünya. Düşünmek önemli  körü körüne, sığ bir şekilde vazgeçmeden, tek bir görüşü, inanışı, amacı değil tabii ki.  Sorgulayarak, araştırarak, doğru adımlarla. Yoksa yeryüzündeki herkesin düşüncesi sualsiz kabul edilmez miydi? Ne anlamı kalırdı bize verilen  aklın. Onu kullanmayıp  köreldikten sonra. Gelen ilk vahiy bile ‘oku!’ iken bu düşünme