Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uğurlama

Resim
Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman Uykusunda bir kuş olur ecelsiz Alıp da başını gitmek istersin Karanlık sokaklar kör,sağır,dilsiz Ey sevda kuşanıp yollara düşen Bilesin bu yollar dağlar dolanır Yare ulaşmadan düşersen eğer Yarına sesinin yankısı kalır. Gecenin ucunda gün aralanır Yar sevdasıyla ile yürek bilenir Sızılı bir ırmak uğurlar seni Su olup akarsın kır çiçeklenir      Grup Yorum 

Eylül

Resim
    Eylül bitti, günler geçiyor birbiri ardınca. Mevsimler değişiyor, havaların kafası karmakarışık olmuş. Ne giyinmesi gerektiğini bile karıştırıyor insan. Güneş gözlüğüyle yola çıkıp bereyle, şemsiyeyle günü kapatıyoruz adeta. Kainat bu kadar karışmışken biz nasıl dümdüz, yerli yerinde kalalım ki?  Ay tutulması burçları etkiliyormuş, Venüs retrosu gerginlik oluşturuyormuş, benzeri söylemler neler neler… Savcı Esra’nın dediği gibi dünyanın ekseni on iki santim yerinden oynadı kimse kimseye bir santim bile yaklaşmadı. Olmayacak olana elden gelen hiçbir şeyin olmadığı gibi sırtımızın kamburuna da eklendikçe ekleniyor. Umutsuzlukla verdiğimiz savaşların kocaman boşluklar da askıda durmasına ne diyebiliriz ki? Herkezin hayalleri vardı, içlerinde yaşadıkları düşleri, kurdukları masalları... Hepsi usul usul aktı pencerenin buğulu camlarından. Kış geldi, umut kar tanelerine yüklendi. Bilmem kar yağar mı ama umutsuzlukla savaşmak omuzlarına ağır geliyor artık.  13/10/19

Bağ

Resim
İki ya da bir çok şeyi birbirine bağlayan somut ya da soyut nesneye deniliyormuş bağ. İki ipin ucudur belki, belki bir insanı başka bir insanı kuvvetle bağlayandır. Çoğu zaman neye, nerede, ne zaman bağlandığımızı bilmeden hatta sorgulamadan yaşıyoruz. Çıktığımız yolun aydınlığı ya da karanlığı hiç belli olmasa da yürüyoruz usulca. Bir şeye köksalmak istercesine saldırıyoruz etrafa. Bağlılık neydi cidden? Yemin mi? Delilik mi? Zayıflık mı? Bir insana bağlanmak ya da bir hayvana ya da bir çiçeğe bizi ne kadar zayıf ve çaresiz kılar ki? Zayıflıklar içerisinde kaybolmaktan korkuyoruz kimi zaman. Çırpındıkça dibine dibine batıyoruz bazen. Verdiğimiz ödünlerin arşa çıktığını anladığımızda biraz daha törpülenmek istiyoruz adeta. Ayarı bir türlü tutturamayan biz yalnızlıklar da kaybolmaya başlıyoruz bu sefer. Bütün acılara, kederlere tahammül etmeye, bunları tek başımıza taşımaya çalışıyoruz. Karanlıkların aydınlık sabahları doğurduğu zamanlarda bağlı olduğumuz şeylerin başucumuzda oldukla

Akşamüstü

Resim
 Sıradan bir akşamüstüydü, günün nasıl geçtiğini sona nasıl yaklaştığımı, bitimin nasıl olacağını hiç düşünmeden hiç varsaymadan sadece yaşıyordum. Günlerden saatlerin en uzun olduğu gece, bu tarihte gün nasıl geçer karanlıklar aydınlığa nasıl erer hiç düşünmemiştim.  Nefes alırken ilerleyen dakikaların saatleri kovaladığı şu anlarda içimi kaplayan dumanların dışarıya nasıl vuracağını düşünürken bildiğim tek şeyin onları kağıtlara dökebilmek olduğunu yeni yeni farketmiştim. Elimden de başka hiçbir şey gelmeyeceğini anlamıştım. Kafa karışıklığı mı huzursuzluk mu ya da adını daha hiç duymadığım  ya da bir adını koyamadığım farklı duygular içerisinde  olup olmadığıma tam karar verememiştim. Kocaman bir duvara bakıyordum üzerinde yazılar yazılı, kimisi bir kitaptan kimisi bir şiirden alıntı. O kadar ezberlemişim onları ki her gün aynı duvara baka baka hepsini göre göre... Yer etmiş hepsi beynimde. Bilemiyorum belki adım adım ileriye doğru gidiyorumdur fakat hep aynı yerdeyim sanki aynı yön

Anlık

Resim
Bekliyordum ne olacağını, nasıl olacağını bilmeden öylece bekliyordum.  Hayatın göstergelerini anlamak istercesine bakıyordum etrafa.  Bir mesaj gelsin istiyordum aslında,  Kafamda onca karmaşaya rağmen iki ipin ucunu bağlamaya çalışıp yol çizmişken Yolumu kaybetmemek için bir mesaj. “Doğru yoldasın!” manası yüklü özellikle. Varılan sonuç her zaman doğru olmayabiliyor, Ancak gittiğim yolun doğruluğu içimdeki o kocaman varlığı rahat ettirmeliydi çünkü.  Hayırlısı buymuş derken bile,  Cümleler ağzımdan ferahlıkla çıkmalıydı.  Önümde bir seçim yok şu an yollar kapalı duruyorum yerimde.  Ne bir adım ileri ne de bir adım geri.  Olduğum yerdeyim. 

Şiir/Milyon Kere Ayten

Resim
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum  Oh ne iyi Ayten'li içkiler içip  Sarhoş oluyorum ne güzel  Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin  Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor  Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum  Ayten üstüne  Saatim her zaman Ayten'e beş var  Ya da Ayten'i beş geçiyor  Ne yana baksam gördüğüm o  Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor  Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz  Günlerden Aytenertesidir  Odur gün gün beni yaşatan  Onun kokusu sarmıştır sokakları  Onun gözleridir şafakta gördüğüm  Akşam kızıllığında onun dudakları  Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim  Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz  Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz  Onu siz de seversiniz benim gibi  Ama yağma yok  Ayten'i size bırakmam  Alın tek kat elbisemi size vereyim  Cebimde bir on liram var  Onu da alın gerekirse  Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem  Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar  Parasızlık da bir şey mi  Ölüm bile kötü değil  Aytensizlik

Şiir/Didem Madak

Resim
... Pollyanna,  Sana göre insan profiterol yer gibi yaşamalı Bir çamur deryasının içinde Küçük mutluluk topları yakalamalı. Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan Sen de bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana. Didem Madak