Akşamüstü
Sıradan bir akşamüstüydü, günün nasıl geçtiğini sona nasıl yaklaştığımı, bitimin nasıl olacağını hiç düşünmeden hiç varsaymadan sadece yaşıyordum. Günlerden saatlerin en uzun olduğu gece, bu tarihte gün nasıl geçer karanlıklar aydınlığa nasıl erer hiç düşünmemiştim. Nefes alırken ilerleyen dakikaların saatleri kovaladığı şu anlarda içimi kaplayan dumanların dışarıya nasıl vuracağını düşünürken bildiğim tek şeyin onları kağıtlara dökebilmek olduğunu yeni yeni farketmiştim. Elimden de başka hiçbir şey gelmeyeceğini anlamıştım. Kafa karışıklığı mı huzursuzluk mu ya da adını daha hiç duymadığım ya da bir adını koyamadığım farklı duygular içerisinde olup olmadığıma tam karar verememiştim. Kocaman bir duvara bakıyordum üzerinde yazılar yazılı, kimisi bir kitaptan kimisi bir şiirden alıntı. O kadar ezberlemişim onları ki her gün aynı duvara baka baka hepsini göre göre... Yer etmiş hepsi beynimde. Bilemiyorum belki adım adım ileriye doğru gidiyorumdur fakat hep aynı yerdeyim sanki aynı yöne aynı yere aynı duvara bakıyorum ve belkide ben olarak yıllar geçtikçe ben büyüdükçe, olgunlaştıkça ve değiştikçe hep o duvara bakarak katettiğim mesafelerin, üstesinden geldiğim bir çok engelin daha çok farkına varıyorum. Çünkü aynı noktadan hep değişen bir bene bakıyor oluyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder