Bağ

İki ya da bir çok şeyi birbirine bağlayan somut ya da soyut nesneye deniliyormuş bağ. İki ipin ucudur belki, belki bir insanı başka bir insanı kuvvetle bağlayandır. Çoğu zaman neye, nerede, ne zaman bağlandığımızı bilmeden hatta sorgulamadan yaşıyoruz. Çıktığımız yolun aydınlığı ya da karanlığı hiç belli olmasa da yürüyoruz usulca. Bir şeye köksalmak istercesine saldırıyoruz etrafa. Bağlılık neydi cidden? Yemin mi? Delilik mi? Zayıflık mı? Bir insana bağlanmak ya da bir hayvana ya da bir çiçeğe bizi ne kadar zayıf ve çaresiz kılar ki? Zayıflıklar içerisinde kaybolmaktan korkuyoruz kimi zaman. Çırpındıkça dibine dibine batıyoruz bazen. Verdiğimiz ödünlerin arşa çıktığını anladığımızda biraz daha törpülenmek istiyoruz adeta. Ayarı bir türlü tutturamayan biz yalnızlıklar da kaybolmaya başlıyoruz bu sefer. Bütün acılara, kederlere tahammül etmeye, bunları tek başımıza taşımaya çalışıyoruz. Karanlıkların aydınlık sabahları doğurduğu zamanlarda bağlı olduğumuz şeylerin başucumuzda olduklarını bilmek rahatlatıyor bizi. Güçlü bir zayıflığın içerisinde derinlerde asıl nedenleri sorguladığımızda çıkıyor ortaya neye neden bağlı olduğumuz. Ve bağlı olduklarımız ayırır bizi diğer insanlar içerisinden. 


23/12/19

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şiir/Milyon Kere Ayten

YAHYA EFENDİ TEKKESİ

İYİLEŞMEYİ İSTEMEK..