İnsanlar bazen bazı acıların, bazı hüzünlü anıların sadece kendi başlarına geldiklerini zannediyorlar, oysaki hayır dünya yedi buçuk milyar ve yadsınamaz bir kısmı farklı hayatlarla aynı duyguları eminim ki tecrübe ediyordur. Fakat o buruk tecrübe sahiplerinin ancak şanslı bir kısmı mental olarak sağlıklı bir hayat sürmeyi tercih edip bırakıyorlar ve savaşlarını bitiriyorlar. En büyük düşmanımız olan (aynı zamanda da en büyük dostumuz da kendileri :)) kendimizle ve kalınmaması gereken iki zaman yani biri değiştiremeyeceğimiz, geri getiremeyeceğimiz geçmiş ve daha erkenden inşa edemeyeceğimiz, engel koyamayacağımız gelecek... Ne yazık ki öyle bir yaratılış var ki içimize ille de müdahale edemeyeceğimiz olayların kaygısıyla kendimize hayatı zehir etmekten zevk alıyoruz. Bazı insanlar kaostan beslenirken bundan zevk alıyorlar ve o bahaneleri giderse nasıl üzüleceklerine şaşıracakları için hep üzülecek ve kendilerini derbeder hissedecek bir olay buluyorlar kendil...
Boğazın dört manevi sahibinden birisi olan Yahya Efendi Hazretleri türbesi Çırağan Sarayının karşı yokuşu, Yahya Efendi Sokağının sonunda bulunuyor. Yokuşu tırmanırken sağ tarafta bir mermer çıkıntı bulunuyor. Bu mermer zamanında hamallık yapan insanlara kolaylık sağlaması amacıyla yapılmıştır. "Hamal taşı" ya da "istirahat taşı" olarak da bilinmektedir. Bu mermerin yan tarafında zamanında Yahya Efendi Hazretleri tarafından yapılmış ama günümüze kadar gelmeyi başaramamış tadilattan geçmiş bir çeşme bulunuyor. Yahya Efendinin bir şiir ustası olduğu da bilinmektedir ve çeşmenin üzerinde iki tane kitabe vardır. Kitabenin sonuna tarih düşülmüş ve Miladi 1538- Hicri 945 yıllarını göstermektedir. Aynı yıl içerinde Kanuni Sultan Süleyman Karaboğdan seferine çıkmış, Barbaros Hayrettin Preveze Savaşını kazanmıştır. Fakat çeşme üzerindeki bir kitabede de çeşmeyi yaptıranın Yahya Efendi olduğu fakat Mahmut Efendinin e tamir ettirdiği ve ikinci ihya ettiricis...
Sinan paşa külliyesi medrese, türbe ve sebilden meydana gelmiş ve Divanyolu üzerinde Yeniçeriler Caddesi ile Bileyciler Sokağının kesiştiği noktaya kurulmuş bir külliyedir. Veziriazam Sinan Paşa tarafından mimar Davut Ağa'ya Hicri 1002-Miladi 1594 yıllarında yaptırılmıştır. Klasik dönem mimarisinin seçkin örneklerinden bir tanesi olan bu külliyede, kesme taştan inşa edilen yapılar, pencerelerini dövme demir şebekeleri yüksek bir ihata duvarının içine alınmış Divanyolu ve Bileciler Sokağın kesişme noktasına da sevil inşa ettirilmiştir. 18. yüzyıl sonralarında doğru bahçe duvarlarının bir bölümü yıkılmış içerideki mezarların de görünebilmesi için barok tarzındaki bir kemerle yükseltilmiştir. Dershane-mescit yapıları geleneksel Osmanlı planlarından ayrı düzenlenmiş olsa da klasik Osmanlı üslubu ile yapılmış dikdörtgen planlı revaklı avlulu olan medresenin üç tarafı hücrelerle çevrilmiştir. Hücreler avluya bir kapı ve bir pencere ile açılmıştı...
Yorumlar
Yorum Gönder